İnsanlarla hayvanların kardeşçe bir arada yaşadığı zamanlarda Sibel adında çok şirin ve tatlı bir kız yaşarmış. Sibel hayvanları çok seviyor ve zamanının çoğunu kırlarda koşarak ve hayvanlarla oynayarak geçiriyormuş. Bir gün yine koşup oynarken, dut ağacının yanından geçerken yapraklarında küçük bir tırtıl görmüş. Çok sevimli olan bu tırtılı dikkatle eline almış ve hemen eve annesinin yanına gitmiş. “Anneciğim bu küçük böceği daha önce hiç görmedim, adı ne bunun?” diye sormuş. Annesi: “Nerden aldın bunu yavrum? O bir ipek böceği, büyüyecek ve o çok sevdiğin kelebeklerden biri olacak.” demiş. Sibel: “Bu küçük şey nasıl kanatları rengarenk bir kelebeğe dönüşebilir ki?” diye düşünmüş.
Annesi: “İstersen ona bakabilir ve kelebek olma yolculuğuna şahitlik edebilirsin Sibel.” demiş. Bu fikir Sibel’in çok hoşuna gitmiş. Annesinin anlattığı gibi küçük kartondan bir kutu bulmuş. İçine dut ağacının taze yapraklarından koymuş. Daha sonra da ipek böceğini o yaprakların üzerine bırakmış. Annesinin söylediği gibi yaprakları sık sık değiştiriyormuş. Her sabah kalktığında ilk işi ipek böceğini kontrol etmek oluyormuş.
Onun her gün büyüyor olmasından da çok etkileniyormuş. Bir sabah yine uykudan kalktığında ipek böceğini kontrol etmek isteyen Sibel onu görememiş. İpek böceğinin yerinde minik bir yumurtaya benzer bir şey varmış. Sibel’in ağladığını duyan annesi yanına gelmiş: “Ne oldu yavrum?” diye sormuş. Sibel: “Anne, ipek böceğim yok, bulamıyorum. Kutuda sadece şu minik yumurtaya benzeyen şey var lütfen yardım et onu bulalım!” diyerek ağlamaya devam etmiş.
Annesi gülümseyerek Sibel’e sarılmış ve: “Sorun yok yavrum, ipek böceğin kaybolmadı. O gördüğün şey bir koza ve ipek böceği artık onun içinde, o artık kelebek olma yolculuğunun ikinci aşamasına geçti.” demiş. Sibel annesinin bu sözlerinden bir şey anlamamış olsa da sakinleşmiş. Annesi sözlerine devam etmiş: “Birkaç gün bekle ve kozaya zarar gelmesine izin verme, kelebek olma yolculuğunu tamamladığında kozadan çıkacaktır.” demiş. Sibel artık neredeyse hiç kutunun başından ayrılmıyor ve ipek böceğinin kelebek olarak kozadan çıkmasını bekliyormuş. Günler günleri kovalamış ve kozadan kanatlarında gökkuşağının bütün renkleri olan bir kelebek çıkarak Sibel’in etrafında uçmaya başlamış.